Kara Hayal Rıhtım’ı Üzgünce Sunar:

Kuşlar Nerede Ölürse


Bir Zaman ve Bir Ayna

Zaman parlak ve göz alıcı
Gökyüzünün kıvrımlı ışıltılarını yansıtan
Ulu bir nehir hiç durmayan
Ve ne büyük bir acı

Soğuk bir kış gecesi tutturmuş bir yağmur
Penceremden bulutların altındaki kasvetli karanlığa bakarken
Gözyaşlarım camdan süzülen damlalarla yarışırken
Düşünüyorum ki kılmış zaman bizi ne mağdur

Karanlığın içinden bir kapı açılıyor geçmişe
Düşüncelerimden bir tünelle o eski güzel günlere
Parlaklığın hilekârlıkla göz almadığı
Sadece güneşin mavi huzurunun olduğu o günlere

Hani gecenin korkutmadığı şu zaman vardı
Karanlıktı ama korkutmazdı, sıcak bir ev gibi
Dolaşırdık odalarında büyük bir zevkle
Elle tutulurdu o zaman, ama şimdi hatıralardan derlenmiş bir bilmece

Yağmur yine yağardı, ama ağlamazdık
Gece kasvetli değildi ki, baksak umutsuzluğa kapılmazdık
Üşürken kalın battaniyelerin altında
Gülümseyerek bilirdik, yaz pek yakında

En temiz denizler kadar berrak heveslerle
Çocukça, ama sarılmıştık hayata o hevesten ellerle
Koştururduk yıldızsız karanlık nedir bilmeden
Hayallerimizin gerçek olmayacağını sezmeden

Güneş bir filiz gibi uzanırdı gökyüzüne
Hani açık denizlerde berrak sular dalgalanır ya hafiften
Yayılır dört bir yana ışıklar altından ve gümüşten
Öyle başlardık yeni güne, güneş tepemizde, umut gözlerimizde

Her günün ayrı bir keyfi vardı
Zaman acıtmadan akardı
Hayallerimiz kayardı rengârenk gökkuşağından
Çocukluğumuzun kaydırağı olmuştu hüzün geçirmeyen camlardan saraylı bir hanedan

Kalbimiz tanışmamıştı sıcak bir yaz akşamı buruklukla
Gözlerimiz geçit vermemişti yağmurlu soğuk kış gecesinde gözyaşlarına
Akşamüstü mırıldanan denize bakarken cız etmişti içimiz belki
Ama ölümü hiç görmemiştik o aheste çalkalanan engin sularda

Kayıp mı olmuş şimdi o ev, o zaman?
Solgun, gri gökyüzünün altında
Kaybolmuş, solmuş, yok olmuş mu yoksa?
Ben arıyordum orayı rüyalarımda ya da çıkmaz bir sokakta, oysa

İşte, yağmur hala yağıyor, yorgun gözyaşlarım hala süzülüyor
Boş gölgelerle dolu odama çekildiğimde sert, ifadesiz bir ayna beni karşılıyor
Ağlayan bir siluet elini uzatıyor, gösteriyor umudu ve umutsuzluğu
Ve umudun da var olduğu aynanın gerçek olmayan tarafında,
Sonsuz bir denize yelken açarmış gibi
Yolculuğa çıkıyorum.

2002

Hiç yorum yok:

Kuşlar Nerede Ölürse

Rıhtım rüzgarında iki yeni şiir eşliğinde yeni bir hikaye savruluyor.

Kuşlar Nerede Ölürse, ve rıhtım sessizliğe bürünüyor.

Ekim 2007

Rıhtımda Yabancı

...Yabancının ayak sesleri bu uzak, unutulmuş rıhtımın taşlarında yankılanıyor. Yabancı yalnız. Soğuk havayı soluyor, tütün dumanı gibi çekiyor ciğerlerine derin derin. Rıhtım ışıkları sırayla dizilmişler, donukça yanıyorlar, seyretmek keder veriyor. Deniz bezgince ıssız iskelenin ayaklarını okşuyor. Katran renkli ahşap gıcırdıyor. Yabancı iskelenin ucunda, kıpırtısız. Rüzgar uğulduyor.

Berrak ve serin gecelerde ve puslu öğlenlerde ben de durdum orada. Denizden esen rüzgarı içime çektim, kahverengi bir sobanın ısıttığı rıhtım kahvesinden gelen kahve kokusu eşlik etti rüzgara. Deniz ötelere uzanıyordu. Cezbedici, kederli, durgun deniz... Başka nerede, nereye bakarken hayal kurabilirdim ki?

Şimdi yabancı duruyor iskelenin ucunda. Kara Hayal Rıhtımı'nda, denizin bir zamanlar bana fısıldamış olduğu hikayelerle beraber, ve tamamen tek başına...

***


Kara Hayal Rıhtımı'nın, bu kişisel hikaye ve şiir sitesinin beğenilmesi dileğiyle...


A. Erman Kulunyar

Şubat 2007

Sitede bulunan tüm yazıların ve resimlerin hakları sahiplerine aittir, çalan çırpan hunharca lanetlenecektir. Yazıları en iyi niyetlerimle sunsam da elimden gelenin en iyisi kesinlikle bu değildir. Hikayeleri istediğiniz şekilde bilgisayarınıza indirebilir, word’de daha okunaklı bir hale sokabilirsiniz.