Kara Hayal Rıhtım’ı Üzgünce Sunar:

Kuşlar Nerede Ölürse


Kara Kuyu

KARA KUYU


Uzun gecelerin en çaresizlerinde
Bir yol aradım son bir nefesle yitik duyguların kıyısına
Dolandım yüksek yarlarda, kadim ormanlarda
Ve öyle bir gecede rastladım o kara kuyuya
Nemli ve dipsiz, yalnız başına çökmüş derinlere
Lanetini ninni yapmış uyuyor

O bitmeyecek uzun gecelerde

Uyandırmak istemediğimden sordum hafifçe
Ulu çınara, yükselmiş mehtabın sarayına
Nedir bu kuyunun gizemi
Bu kara kuyunun var mıdır bir derdi
Uzanmış karanlığa, sessizce bekliyor
Siyah suyu da pek gözükmüyor, ve soğuk

O bitmeyecek uzun gecelerde

En içli flütün ezgisinden bir rüzgâr ruhu
Senelerle ıslanmış koca gövdeye üfledi şarkısını
Ve hışırdadı yapraklar rüzgârla, dile geldiler hep beraber
Dediler ki; tek tük insanlar gelirler, yollarını kaybetmiş
Ve yüreklerinden taşan en ağır duyguları
Atarlar kuyuya, sonra da iç çekerler ve giderler, yolları hala kayıp

O bitmeyecek uzun gecelerde

Durdum orada öylece; bir ben, bir çınar, bir kara kuyu
Bir de gümüş gece, ve diğer her şey uzak
Durdum ve yaslandım kuyunun taşına, ökseotları tenime değdi
Heyecanla baktım derinlere, insanı bütünleyecek yitik duygular orada mı diye
Bu kara kuyu yitik duygular diyarına açılan bir delik mi diye
Boğum bir karanlıktan başka bir şey yoktu orada, belki arıyordum o diyarı yanlış bir yerde

O bitmeyecek uzun gecelerde

Bir kuş ağıt mı yakıyordu gökyüzünde, alay mı ediyordu benimle
Çınarın yapraklarından çiğ damlası kılığında bir umut düşerken
Ne yapmam gerektiği belliydi; yalnız bir insan daima yalnız olacaktı
Yalnızlığımı attım kara kuyuya, ve ayrıldım
Şimdi bekliyorum çıkıp gelmesini
Ve son nefesimde, kaybedenler kuyusunun dibinden birkaç yitik duygu getirmesini

O bitmeyecek uzun gecelerde

2007

Hiç yorum yok:

Kuşlar Nerede Ölürse

Rıhtım rüzgarında iki yeni şiir eşliğinde yeni bir hikaye savruluyor.

Kuşlar Nerede Ölürse, ve rıhtım sessizliğe bürünüyor.

Ekim 2007

Rıhtımda Yabancı

...Yabancının ayak sesleri bu uzak, unutulmuş rıhtımın taşlarında yankılanıyor. Yabancı yalnız. Soğuk havayı soluyor, tütün dumanı gibi çekiyor ciğerlerine derin derin. Rıhtım ışıkları sırayla dizilmişler, donukça yanıyorlar, seyretmek keder veriyor. Deniz bezgince ıssız iskelenin ayaklarını okşuyor. Katran renkli ahşap gıcırdıyor. Yabancı iskelenin ucunda, kıpırtısız. Rüzgar uğulduyor.

Berrak ve serin gecelerde ve puslu öğlenlerde ben de durdum orada. Denizden esen rüzgarı içime çektim, kahverengi bir sobanın ısıttığı rıhtım kahvesinden gelen kahve kokusu eşlik etti rüzgara. Deniz ötelere uzanıyordu. Cezbedici, kederli, durgun deniz... Başka nerede, nereye bakarken hayal kurabilirdim ki?

Şimdi yabancı duruyor iskelenin ucunda. Kara Hayal Rıhtımı'nda, denizin bir zamanlar bana fısıldamış olduğu hikayelerle beraber, ve tamamen tek başına...

***


Kara Hayal Rıhtımı'nın, bu kişisel hikaye ve şiir sitesinin beğenilmesi dileğiyle...


A. Erman Kulunyar

Şubat 2007

Sitede bulunan tüm yazıların ve resimlerin hakları sahiplerine aittir, çalan çırpan hunharca lanetlenecektir. Yazıları en iyi niyetlerimle sunsam da elimden gelenin en iyisi kesinlikle bu değildir. Hikayeleri istediğiniz şekilde bilgisayarınıza indirebilir, word’de daha okunaklı bir hale sokabilirsiniz.